28 Haziran 2014 Cumartesi

Çocuğunuzla ilgili bir defter tutun

Bu en önemli konulardan biri.

Aslında her çocuk doğduğunda, ilgili anne-babalara uzmanlar tarafından da yapılması önerilen bu iş, üstün zekalı çocuklarda daha bir önem kazanıyor.

Üstün zekalı çocuğunuz kaç yaşına gelmiş olursa olsun, hemen bugün, bilgisayarda ya da elinizde fiziki şekilde bir defter tutmaya başlayın. Asla geç kalmış sayılmazsınız.

Bu deftere neleri mi yazacaksınız?

Elbette ki çocuğunuzun bedensel gelişimini, uyku düzenini, yemek zevkini, üstün olduğunu düşündüren hallerini, günlük aktivitelerini yaparken gözlemlediğiniz ve üstün zekası ile yeteneklerine işaret edebilecek davranışlarını, insanlarla, hayvanlarla ve doğa ile kurduğu iletişimi, küçük de olsa sorun çözme yöntemlerini, sorularını, yorumlarını, fikirlerini, projelerini ve rüya ya da kâbuslarını. Evet yanlış okumadınız, rüya ya da kâbuslarını.

Şunu asla unutmayınız ki, üstün zekalıların gündüz ayakta oldukları zaman kadar, uykuda geçirdikleri zaman da çok önemlidir ve ayrıca dikkatle izlemeyi gerektirebilir.

Gökçe, doğduğundan itibaren uyku konusunda çok sorunlu bir çocuktu. Onun için yatak tekstilinde kullanılan kumaşın cinsi, karnının tok olması, altının temiz olması, oda sıcaklığı ve uyku ortamının ferahlığı, sakinliği ile yatağının rahatlığı çok farketmiyor gibiydi. Uykusuz bir çocuktu ve 10 yaş itibarıyla hala da öyledir.

Gökçe uykusunda çok fazla kâbus görür. Kimi geceler, anlamadığım sözcükleri cümleler haline getirerek sanki biri ya da birileri ile konuşur, hatta kavga ediyor gibi kızgınlık dolu sesler çıkarır. Ve maalesef bazen de çığlık atarak uyanır. Bu uyanışlarında hep yanına koşmaya çalışırım. Onu sakinleştirdikten sonra eğer tekrar uyumamışsa, kâbusunu anlatmasını isterim. Ve bütün bunları tarihi ile birlikte ayrıca not ederim. İnanın bana, çocuğunuzun yöneleceği yaşam tarzının ve konuların ipuçlarını, bu rüya ve kâbusları az çok ele veriyor.

Gökçe kâbuslarında genellikle örümcek görürdü. Neden bilmiyorum ama bütün hayvanları özellikle kedileri tutup kucağına alacak kadar yakından sevmeye çalışan kızım, örümceklerden çok korkardı ve hala da korkar.

Çok küçükken bir keresinde yine çığlıklarla uyandığı bir gece, bana dehşet içinde her bir bacağı ile güneş sistemindeki her bir gezegene ve güneşe vantuz gibi yapışmış bir örümceğin, gezegenleri çekerek birbirine yapıştırmaya ve eritmeye çalıştığını, dünya ile güneş dahil, tüm sistemi yok etmek üzere olduğunu anlatmıştı. "Peki bu sırada sen neredeydin ve ne yapmak istedin?" diye sordum: "Ben uzayda, boşluktaydım ve güneş sistemini kurtarmak istiyordum ama örümceğin beni farketmesinden çok korkuyordum. O yüzden de yerimden kıpırdayamıyordum" demişti. Gökçe'nin bu tarz rüya ve kabuslarından yeri geldikçe bahsetmeye çalışacağım. Tabii anlayışınıza sığınarak buraya yazamayacaklarım da var.

Defter demiştik. Bu defterin tutulması ile ilgili olarak konu örnekleri vermem gerekirse, yaramazlıkları, çekilmez halleri, sessiz ve durgun olduğu durumlar, en çok neye ya da nelere dikkat kesildiği, nelerle yoğun şekilde ilgilendiği, nelerle hiç ilgilenmediği, nelerden sıkıldığı, arkadaşlarıyla ilişkileri, onlar hakkındaki olumlu ya da olumsuz düşünceleri, hangi cinsiyetteki ve hangi yaş grubundaki insanlarla daha iyi anlaştığı, beğendiği ya da beğenmediği ünlüler, beğendiği ya da beğenmediği tv programları, kitaplar, filmler, müzikler, bilgisayar oyunları ve beğenmesinin ya da beğenmemesinin nedenleri, dünya hakkındaki görüşleri, soruları, yorumları, saçma ya da çoktan bulunmuş veya yapılmış da olsa projeleri, fikirleri, belki yazdığı şiirler, cümleler, yaptığı şakalar, espriler yazılabilir. Her notu alırken tarihini de eklemeyi unutmayın.

Defter konusunda aklıma geldikçe daha yazacağım. Bir de, çocuğunuz okuma-yazmayı öğrendikten sonra kendisi de ayrı bir defter tutabilir. Ne yazık ki günümüzde klavye alışkanlığı nedeni ile çocukların çoğu kalemle yazmayı sevmiyor. Ama onu bu konuda bıkmadan usanmadan teşvik etmeye devam edin. Yine de istemiyorsa, hiç değilse bilgisayarda ofis tarzı programlarda not almasını rica edin. Ama siz kendi defterinizi, sabırla ve inatla tutmaya özen gösterin. Çünkü inanın bana, çoğu zaman çocuğunuzun üstün zekasına örnek olarak gösterebileceğiniz önemli olay ve durumları sonradan unutabiliyorsunuz. İleride bu deftere sık sık bakmak gereği duyacaksınız.

Sonraki yazılarımda, çocuklarınızın resim, el yazısı tarzı ürünlerini tarih notu ekleyerek saklamak ve bilgisayar konusunda internet yerine bilgisayarın mutfak kısmı denilen programları kullanarak dijital yaratıcılığını ön plana çıkarmak konularına da değineceğim.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

 





İçgüdü

Çocuğunuz sıradışı bir zekaya sahip ise, bunu öncelikle siz hissedersiniz. İşte bu "bana göre" ebeveynlik içgüdüsüdür ve asla yanılmaz. Başkalarının söylediklerine aldırmayın. İlerleyen zamanlarda bu konuyu hayatımızdan çarpıcı örneklerle detaylandıracağım.

Aylarca anne karnında sürekli düşünülen, sürekli endişelenilen, sürekli merak edilen o çocuk nihayet sağlıklı bir görüntü ile doğmuştur ve ailede bir ferahlama olmuştur.

Peki ya sonrası?

Artık bedensel sağlık ve gelişimi yanında zihinsel sağlık ve gelişimi ailenin gündemini en fazla meşgul eden konudur.

Ailenin ilk çocuğu değil ise, belki çok telaş yoktur. Ama özellikle ilk çocuklarına sahip olan aileler, artık neredeyse tüm anlarını, çocuklarının gün be gün değişim ve gelişimlerinin her ayrıntısına dikkat etmeye adayacaklardır.

Haftalar geçer. Bebek çoktan dünyayı kavramaya ve tepki vermeye başlamıştır.

Önce bakışlarıdır elbette dikkat çeken. Meraklı, kocaman, deyim yerinde ise fıldır fıldır bakışları. Arada derin bakar üstün zekalı çocuk. Gözgöze geldiğinizde, sizin gözlerinizde içinize işler o derin bakışlar. Uzun uzun, neredeyse hiç göz kırpmadan bakar durur dakikalarca. Sonuçta dayanamayan ve gözünü kaçıran siz olursunuz.

Orta halli, imkanları asgari düzeyde mevcut ve çocuğu rahat ettirebilen ailelerde genellikle gülücükler saçar üstün zekalı çocuklar. Pek mızmızlanmaları yoktur. Zaten bizim de bu ortamda konumuz, mecburen orta halli ailelerin üstün zekalı çocukları. Çünkü eğer yapılması gerekenler konusunda ailenin elindeki olanakları değerlendirmeyi tartışacaksak, böyle olmak zorunda. Zira bir üstün zekalı çocuğa kendi olanaklarınız dahilinde ev programı bile uygulamanın maliyeti, maalesef ki korkunç boyutlara çıkabiliyor. Hepsini de uygulamak mümkün değil zaten. Burada diğer yöntemlere de değineceğiz, fakat esasen ev olanakları dahilinde uygulanabilecek asgari yöntemlerden bahsedeceğiz.


Üstün zekalı çocukların velilerine

Hepiniz Devletten, okullardan, öğretmenlerden, uzmanlardan bir şeyler bekliyorsunuz değil mi?

Beklemeyin.

Nihayet Devletten yardım almaya başlamış, şu anda 10 yaşında bir üstün zekalı çocuk annesi olarak söylüyorum.

Bir şeyler yaparlarsa ne âlâ, ama siz onların bir şeyler yapmalarını beklemeyin.

Kendiniz harekete geçin.

Nasıl ki sizin bu konuda birilerinden beklentileriniz varsa, çocuğunuzun da sizden beklentileri vardır, olacaktır.

Unutmayın ki, o çocuğun anne ve babası sizsiniz. Çocuğunuz üstün zekalı ise, tahmin ediyorum ki sizler de az bir zekaya sahip değilsinizdir.

Çocuğumun gelişim süreci ile ilgili paylaşımlarımı buradan aktarmaya devam edeceğim.

Affınıza sığınarak, kendisinin de okuyup özel olarak niteleyebileceği durumlarını paylaşmama kızmasından çekindiğimden, kendimin ve kızımın gerçek ismini vermeyeceğim. Kendime Hande, kızıma da Gökçe diyeceğim. Belki ve umarım ki, ileride bir gün ve O'nun da izni ile hepinize açıklarım.

Şimdiden hepimize kolay gelsin.